Arefe Tatava Ne Demek? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Bakış
İstanbul’un sokaklarında, toplu taşımada veya bir kafenin köşesinde, insanların yaptığı sohbetleri sıkça dinlerim. Bazı cümleler, kulaklarıma çarpan sesler gibi kalır. Geçen gün, bir grup insanın arasında duyduğum “Arefe tatava” cümlesi ise uzun süre aklımdan çıkmadı. Bu kelimeler, bize toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet konularında önemli ipuçları sunuyor. Peki, “Arefe tatava” ne demek ve bu deyim farklı insanlar ve topluluklar için ne anlama geliyor?
Arefe Tatava: Kelimelerin Sözde Anlamı ve Toplumsal Çerçevesi
Arefe, Ramazan Bayramı’nın arefesi, yani bayramın bir gün öncesi anlamına gelir. Genellikle arefe günü, insanlar son hazırlıkları yapar, bayram için özel bir heyecan duyarlar. Ancak “arefe tatava” deyimi, genellikle bayram öncesi gereksiz konuşmalar, fazla laflar ve anlamlı bir şey söylemeyen, boş muhabbetler için kullanılır. “Tatava” ise sözlü gereksizlik, laf salatası anlamına gelir. Bu deyim, çoğu zaman zaman kaybı olarak algılanır ve insanların “gerçek meselelerden” uzaklaştığını anlatan bir eleştiridir.
Fakat bu deyim, sadece günlük dilin bir parçası olmaktan çok daha fazlasıdır. Toplumumuzda farklı grupların, toplumsal cinsiyet rollerinin ve sosyal adalet anlayışlarının bu deyimi nasıl algıladığı, onun gerçek anlamını daha iyi kavramamıza yardımcı olabilir.
Toplumsal Cinsiyet ve Arefe Tatava
Bir gün İstanbul’un kalabalık bir sokağında yürürken, iki kadın ve bir erkek arasında geçen sohbeti duydum. Kadınlardan biri, sürekli olarak ne zaman evleneceğini, ne zaman çocuk yapacağını, hangi işin daha uygun olduğunu tartışıyordu. Erkek ise, “Bırak, ne gerek var bu arefe tatavalarına,” dedi. Bu, aslında toplumsal cinsiyetle ilgili çok katmanlı bir mesaj veriyordu.
Toplumsal cinsiyet, bireylerin toplumda belirli bir cinsiyet kimliğine göre biçimlendirilen rolleridir. Kadınların çoğu zaman “gerçek” konuşmalardan, daha derin konulardan uzak tutularak, evlilik ve çocuk sahibi olma gibi geleneksel rollerine yönlendirilmesi bu “tatava” kültürünün bir parçası olabilir. Erkeğin, kadının kaygılarını küçümsemesi, “gereksiz” bir şekilde tartışma açması, aslında onu daha derin ve anlamlı bir konuşma yapmaktan alıkoyuyordu. Bu tür davranışlar, kadınları “gerçek” toplumsal konuşmalardan dışlar, onları yalnızca belirli bir role sıkıştırır.
Bu tür cümleler, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dair bir gösterge olabilir. Kadınların sözleri, bazen boş bir tatavadan başka bir şey olarak algılanmaz, özellikle de erkeklerin domine ettiği alanlarda. Bu durum, seslerinin yeterince duyulmadığını, yalnızca görünür olmaları gereken alanlarda var olabildiklerini hissettirebilir. İşte bu, “arefe tatava”nın sosyal bir eleştiri olarak çıkması gereken bir alanıdır.
Çeşitlilik ve Arefe Tatava
Toplumsal çeşitlilik, bireylerin farklı kimliklere, geçmişlere, inançlara sahip olmasını ve bunların birlikte var olabilmesini ifade eder. Farklı toplumsal kesimler arasında bu tür deyimlerin nasıl algılandığı oldukça farklı olabilir.
Örneğin, genç bir kadın ve yaşlı bir adam arasındaki sohbeti düşünelim. Kadın, daha aktif bir sosyal yaşam sürerken, erkek kişi geçmişin katı normlarına sıkı sıkıya bağlıdır. Kadın, çevresindeki sosyal olaylara, toplumsal eşitsizliklere dair daha fazla sohbet etmek, fikirlerini özgürce ifade etmek isterken, erkek onu sürekli olarak “arefe tatava” yapmakla suçlayabilir. Bu, aslında toplumsal çeşitliliğin ve farklı kuşakların birbiriyle ne kadar çatıştığını ve bazı sohbetlerin farklı nesiller için nasıl farklı anlamlar taşıyabileceğini gösterir.
Çeşitlilik, bazen bu tür deyimlerle bastırılabilir. Örneğin, bir grup LGBTQ+ bireyinin bir araya geldiği bir ortamda “arefe tatava” deyimi kullanılmaz. Çünkü burada, daha derinlemesine konuşmalar, anlamlı tartışmalar ve gerçek kimliklerin konuşulması daha yaygındır. “Tatava” bir çeşit dışlanmışlık hissi yaratabilir ve bu, toplumsal çeşitliliği daraltan bir etken olabilir.
Sosyal Adalet ve Arefe Tatava
Sosyal adalet, toplumun her bireyine eşit fırsatlar tanıma ve her bireyin haklarını güvence altına alma anlayışıdır. “Arefe tatava” deyimi, bazen bu hakların göz ardı edilmesinin ve gerçek sorunlardan kaçılmasının bir simgesi olabilir. Gerçekten de, bazen çok önemli toplumsal sorunlar konuşulmak yerine, yalnızca boş sohbetler yapılıyor ve gerçek meselelerden uzak duruluyor. Bu da sosyal adaletin sağlanması adına büyük bir engel oluşturur.
Düşünsenize, sokakta yaşayan bir bireyle ilgili bir toplumsal tartışma yapılacağına, herkesin bu tartışmalardan kaçındığını ve yalnızca “arefe tatava” yaptığı bir ortamda yaşıyoruz. O zaman bu tür bir konuşma, sesini duyurmak isteyenlerin sesinin kısmak için kullanılan bir yöntem haline gelebilir. Aynı şekilde, eğitim, sağlık gibi sosyal adaletin önemli olduğu konularda “arefe tatava” yaparak, en önemli meselelerden kaçmak, toplumsal eşitsizlikleri daha da derinleştirebilir.
Sonuç: Arefe Tatava ve Toplum
Arefe tatava, İstanbul’un sokaklarında, metrolarda, iş yerlerinde sıklıkla duyduğumuz bir deyim olabilir. Ancak, bu deyimi toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet açısından ele aldığımızda, derin bir anlam kazanır. Boş ve gereksiz konuşmalar gibi görünen bu cümleler, aslında toplumun daha büyük sorunlarını ve farklı grupların seslerinin bastırılmasını simgeliyor. Her birey, bu tür tatavalardan uzaklaşıp daha anlamlı, derinlemesine sohbetlere yer açarsa, belki de toplumsal eşitlik için daha büyük adımlar atılabilir.